The Bloom Club Nasıl Dogdu

Cocukken kızkardesımle yataklarımıza uzanır, resim yapardık...

Kendimi bildim bileli sürekli olmasa da sıkısmıs bunalmıs hissettigimde hep pastel boyalarıma veya suluboyalarıma kosardım.

Sonra büyüdük tabi, yıllar gecti.. uzaklastık bu "cocukca" seylerden.

Ancak gecen birkac yılda davetli oldugum bır kız gecesınde ve sonra benım tertıp ettıgım bir baska kız gecesınde de yaptıgımız sey, canvaslarımızı, skeetchbooklarımızı alıp resim yapmak oldu.

Sonra ben kızımla onun evde oldugu dönemlerde en cok art and craft'la ugrasmayı sevdıgımı fark ettim

Ama tüm bunlar kırk yılda bir olan seylerdi. Sürekli degildi. Rutinlerimden degildi. Ve ne zaman kalemleri elime alsam kesip kolajlar yapsam cok rahatladıgımı fark ettim.

Son olarak bir ay once basladıgımız sanatcının Yolu Atolyesi sayesınde haftalık gorevler nedenıyle resim yapmaya daha çok zaman ayırdım ve bu bana inanılmaz iyi geldi.

Ve dedim ki kendi kendime, ben bana iyi gelen bir seyi neden baskalarına da sunmuyorum?

Ve iste The Bloom Club'ın dogus hikayesi.

Mottomuz ise, yavasla, üret, bag kur ve cicek aç!

Çünkü çagımız hız cagı, durmadan görüntülere maruz kalıyor düsünmeye zaman bulamıyoruz.

The Bloom Club sayesinde "oyun oynayarak" hem yavaslıyoruz, üretiyoruz, kendimizle ve baskalarıyla bag kuruyoruz.

Bugün burda oldugum için ne kadar minnettar oldugumu anlatmaya kelimeler yetersiz kalır.

Siz de hosgeldınız.

Dilerim bir sonraki workshopta tanısır, birlikte içimizdeki çocugu kesfetmeye olanak buluruz.

Sevgiler...

Betül